11 Mayıs 2016 Çarşamba

Obama: Hollywoodvari bir aldatmaca-parlatmaca

Güle güle Obama... Ya da gülmeye gülmeye Obama... Tahta çıktığında Barack'ı bıraktık; ikinci isminin Hussein olması vesilesiyle, doğan görünümlü şahin misali Müslümanımsı görünmen hoşnut etti milyonları. Michael Jackson gibi kendini çitilete çitilete yüzünü ak pak, pür nur eyledin, ABD'nin ilk siyahi başkanı olarak insanlık tarihine adını altın, elmas, zümrüt, yakut (değerli yeraltı kaynağı olarak ne varsa) harflerle yazdırdın. 

Çalışma masanın üzerinde ayak ayak üstüne atıp ona buna talimatlar yağdırırken ne kadar samimiydin, ne kadar Harvard'lıydın, ne kadar Morgan Freeman abimizdin. Yine -güya Erdoğan ile Suriye meselesini görüşürken- bir elinde telefon, öbür elinde sımsıkı kavradığın beyzbol sopanla verdiğin pozda mahallede top oynayan çocukların topunu eline geçirince "bak keserim ha!" diye tehdit savuran, tansiyonu ve şekeri yüksek amca kadar bizdendin. Yetmedi, gazozumuza ilaç attın ve biz seni Nuri Alço kadar cana yakın bulduk, ne de olsa baba yarısıydın.

Kara mizahınla da bizleri gülmekten kırıp geçirdin; ülkendeki kimi Müslümanlara verdiğin bir yemekte yarım yırtık Arapçanla "esselâmun aleyküm" diyerek huzurundaki cemaati huşu ile selamladın, "İslam barış dinidir" mesajını da bize "Selam dünyalı biz dostuz" diyen şirin Marslılardan duymuşuz gibi hissettirdin. (Hatta ilk Türk uzaylı Mustafa Topaloğlu adına şarkı bile söyledi, klip bile çekti, boru mu?)

Bizim ellerde halkın yarısının tapıp diğer yarısının yaka silktiği yöneticilere kapris yaptığında o yöneticilerden nefret edenlerin yüreklerine, gönüllerine ve daha bilmem nerelerine su serptin, "Obama takmadı bizimkileri" diye onları zil takıp oynattın. Oysa o yöneticileri geç; ülkenin itibarı paspas olmuştu, duyan olmadı.

Sizin sistemin cahiliyim; tek gördüğüm, bir mavicilerin bir kırmızıcıların sırayla top çevirdiği. Clinton'ın zamparalıklarından ve baba Bush'un şehzadesi idiyot Bush'un yarattığı travmalardan sonra en falsosuz sen çıktın. Biz seni çekirdek çitleyip izlerken, petrol varillerinin arasında ve silah lobilerinin yaktığı romantik ışıklar altında eşinle ne zarif danslar ettin, fast food lokantalarında ağzı açık hayranlarınla "çak" yaptın.

Ya senden sonra kim gelecek? Bizi derin derin düşündüren soru bu! Sen maviciydin, sıra kırmızıcılara geçti. Acaba kırmızı görmüş boğa gibi toz kaldıran Donald mı trampa edilecek seninle, yoksa zampara Clinton'ın bahtsız refikası mı?

Amaaan!... Benim de dertlendiğim şeye bak! Müslüman coğrafyasının mevtası kokuşmuş, cenazenin her yerini cılk yaralar sarmış, ben ise gassal pamuğu tıkarken ne renk takke giyecek diye hâlâ sorar dururum!

Sen gittikten sonra düzen değişir mi, değişmez mi? Düzülen değişmedikten ve gıkını çıkarmadıktan sonra...

Sana yaraşır ihtişamda, havai fişekli, deli fişek bir veda bu sayfayı aşar; beni affet dear Obama. Ama en azından bizim ellerin ölümsüz bir ozanının ezgisiyle arkandan tenekemi çalayım...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder