Kucaklaşmamıza çok az kaldı. Yalnızca iki ruhun konakladığı Sevgi adacığında her şeyi birlikte yaptık: Gerçekleşmeyeceğini bile bile, sırtında yumurta küfesi olmayan hayallere daldık. Bazen bir ezgiden yükte hafif, pahada ağır sevinçler devşirirken, bazen de dizelerde sürgün veren dertlere kürek çektik... Fakat doğa, acı-tatlı her ânımı beraber yaşayacak kadar seninle yüz göz oluşuma bir süre sonra müsaade etmeyecek. Yani senden beklenen, bağımsızlığını ilan etmektir artık! Bu bir başkaldırıdır ve hiçbir bağımsızlık başkaldırısı sancısız, gürültüsüz, patırtısız gerçekleşmez!
Gelmeye pek meraklı olduğun dünyaya şimdiden hazırlıklı olman için yazıyorum: Buraları güllük gülistanlık değil; çünkü güller daha taze goncayken hoyratça dalından koparılıp atılıyor. Eskiden yaşanan felaketlerde önce kadınlar ve çocukların kurtarılacağı söylenirdi. "Modern zamanlarda" ise önce kadınlar ve çocuklar kurban ediliyor! Küçücük bebek ölüleri, zavallı çakıl taşları gibi sahillere yığılıyor. Her gün binlerce çocuk; öldürülen anne, baba ve kardeşlerinin arkasından yaşlarına hiç yakışmayan yaslar tutuyor. Ana-dolu'da, anaçlığın topraklarında bile özgür olduğu varsayılan kadınlar akıl almaz nedenlerle katledilirken, başka diyarlardaki esir kadınlar, 21. yüzyıl dünyasının orta yerinde köle pazarlarında satılıyor. Yine kadınlar ve çocuklar, her an iğrenç tuzaklara kurban ediliyor.
Bütün bunları duyduktan sonra bile inatla, bağıra çağıra geleceksin. Hoş gelişler ola şimdiden. Bu dünyada çirkinlikler çok fazla; ancak Sait Faik'in sözünü de boş geçmemeli: "Dünyayı güzellik kurtaracak. Bir insanı sevmekle başlayacak her şey!" Ben de senden yaradılışın eşsiz güzelliğinin küçük bir temsili olmanı istiyorum. Karşılaşabileceğin her çirkinliğe karşın güzelliği koruyarak, onu savunarak, severek ve sevilerek... Yalnızca insanı değil; onun bencil varlığı dışındaki canlı-cansız her şeyi katıksız bir sevgiyle kucaklayarak: Sessiz duran ama suskun olmayan ağaçları, kaşla göz arasında tepemizi gübreleyen güvercinleri, aklına eseni yapan kedileri, kadim dost köpekleri, ağırbaşlı kayaları, kendi yağıyla kavrulan kolektif karıncaları... Onlardan da bir şeyler öğrenme hakkını yabana atmadan!
Yapacağın işin, kuracağın düşlerin, tarafında olduğun düşüncenin hakkını vererek, namusunu kurtararak yaşamaktır dünyaya gelişinin sırrı. Sana kutsal bir nefes üflendi. Geri dönüşü olmayan bir yaşam hakkı ve bu yaşam hakkını potasında eritebileceğin muhteşem bir güç de bahşedildi. Bu gücün, dünyanın her yerinde seninle aynı anda doğacak tüm arkadaşlarına eşit dağıtılacağını ama hepinizin bundan farklı oranlarda faydalanacağını ve bu durumun arkadaşlarının suçu olmadığını hep hatırla. Ben burada sana söz veriyorum: Uçurtmanı özgürce uçuracağız! Seni sen olmaktan vazgeçirecek, varoluşunu gerçekleştirmende yoluna takoz koyabilecek her türlü düşünce kalıbının öreceği tellerin karşısına dikildiğinde yanında ben de duracağım. Benim görüşlerim ve yürekten geldiğine inandığım inançlarım var ve bunlar "bana özgü"lüğünden ötürü benim için değerli. Seninle elbette hepsini paylaşacağım. Ancak bunları, salt ben doğru buluyorum diye, tartışmasız kabul etmene gönlüm razı olmaz. O muhteşem içsel gücünü devreye sokmayıp hazırın kolaylığına sığınman içime sinmez. Ben seni bir kez doğurduktan sonra isterim ki, her öğrendiğinle sen yeniden doğabilesin.
Yapacağın işin, kuracağın düşlerin, tarafında olduğun düşüncenin hakkını vererek, namusunu kurtararak yaşamaktır dünyaya gelişinin sırrı. Sana kutsal bir nefes üflendi. Geri dönüşü olmayan bir yaşam hakkı ve bu yaşam hakkını potasında eritebileceğin muhteşem bir güç de bahşedildi. Bu gücün, dünyanın her yerinde seninle aynı anda doğacak tüm arkadaşlarına eşit dağıtılacağını ama hepinizin bundan farklı oranlarda faydalanacağını ve bu durumun arkadaşlarının suçu olmadığını hep hatırla. Ben burada sana söz veriyorum: Uçurtmanı özgürce uçuracağız! Seni sen olmaktan vazgeçirecek, varoluşunu gerçekleştirmende yoluna takoz koyabilecek her türlü düşünce kalıbının öreceği tellerin karşısına dikildiğinde yanında ben de duracağım. Benim görüşlerim ve yürekten geldiğine inandığım inançlarım var ve bunlar "bana özgü"lüğünden ötürü benim için değerli. Seninle elbette hepsini paylaşacağım. Ancak bunları, salt ben doğru buluyorum diye, tartışmasız kabul etmene gönlüm razı olmaz. O muhteşem içsel gücünü devreye sokmayıp hazırın kolaylığına sığınman içime sinmez. Ben seni bir kez doğurduktan sonra isterim ki, her öğrendiğinle sen yeniden doğabilesin.
Şu söz daima aklımdadır: "Çocuklarınızı projeniz olarak görmeyin!" Gerçekleştiremediğim başarılar, öğrenemediğim diller, erişemediğim yerlerin ukdesini senin sırtına yükleyip kendimi hafifletmem için gelmeyeceksin yanıma! Sen, sağlıklı ve mutlu bir insan daha insanlık denizine armağan olsun diye bana emanet edildin. Ve bu insan, dünyada taş üstüne fazladan bir taş koyacaksa, kendisi dışında bir varlığın da derdini dert edinip ona derman arayacaksa daha ne isterim ki bir elçi olarak ben ondan! İşte böyle bir amaç kutsaldır; onu gerçekleştirmek için seçilecek yöntem farklıdır sadece. Kimi şiir yazarak yola koyulur, kimi deney yaparak. Kimi canlıları tedavi ederek, kimi dikiş dikerek, kimi toprağı ekip biçerek.
Sevgili kızım,
Karın duvarımı durmadan gıdıklayarak bugüne değin yabancısı olduğum bir dilde bana kendini ifade ettin. Ben de yüzünü görmeksizin, sesini duymaksızın da olsa, seninle zaten sohbet halindeydim. Bundan sonraki sohbetlerde seslerimiz çarpışabilecek. Çarpışmaların en güzeli!...
Karın duvarımı durmadan gıdıklayarak bugüne değin yabancısı olduğum bir dilde bana kendini ifade ettin. Ben de yüzünü görmeksizin, sesini duymaksızın da olsa, seninle zaten sohbet halindeydim. Bundan sonraki sohbetlerde seslerimiz çarpışabilecek. Çarpışmaların en güzeli!...
Bu dünyadaki yolculuğun hangi yöne olursa olsun,
Seni kayıtsız şartsız sevmeye yazgılı ve bunda bir an dahi tereddüt etmeyecek olan annen...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder