2 Mayıs 2016 Pazartesi

Gorki'nin tualinden

"Mezarlığın ötesinde, kırlarda akşamın alaca karanlığı kızarıyor. Sokaktan, âdeta bir ırmak gibi alaca bulaca giyinmiş büyük et parçaları akıyor. Çocuklar kasırga gibi dönüyor. Ilık hava baygın ve sarhoş. Bütün gün ısınan kumlar, keskin bir koku yayıyor. Mezbahanın yağlı, tatlımtrak kokusu, kan kokusu, özellikle duyuluyor. Kürkçülerin bulunduğu avludan, keskin ve ekşi bir deri kokusu yükseliyor. Kadınların dırdırı, sarhoşların nâraları, çocukların kulak tırmalayan çığlıkları, armoniğin gür sesi, hepsi, hepsi, yoğun bir uğultu halinde birleşiyor, sanki durmadan yaratan dünya, güçlü güçlü soluk alıyor. Her şey kaba ve çıplak bir biçimde, hayvanca denecek kadar edepsiz, kapkara hayata, büyük ve güçlü bir inanma duygusu aşılıyor. Kendi gücüyle övünen hayat, bütün çabasıyla bu gücünü akıtacak, dökecek bir yer arıyor." 

Okurun beş duyusunu gıdıklayan ve vahşi bir tablo güzelliğindeki bu satırlar Ekmeğimi Kazanırken (çev. Hasan Âli Ediz) yapıtından aktarıldı. Gorki'nin tualinden dökülen hayatın bu ağır fakat bitmez deviniminde herkes en insan haliyle yerini alır: Ağzı bozuk balıkçılar, işçiler, mujikler, cimri patronlar, sarhoş gemiciler, Kazaklar, Tatarlar, dindarlar, fahişeler, devrimciler, fırsatçı tüccarlar... Hatta biraz ben, biraz sen...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder