Geriye dönüp bakan bu kadının ömründe 32 sene tamamlandı. Elbette 32 yıllık yolculuğun her ânı, fotoğraftaki gibi rüzgarın tatlı esintilerinin doldurduğu tekne gezintisi tadında geçmedi.
Amansızca savaştığım, yine bu kadındır. Kavgada yumruk aranmazmış; zalim mızraklarla birbirimizi parçalayıp kanattıktan sonra bile karşılıklı diz çöküp onun benim, benim onun yaralarını sarmışlığım, sırtını sıvazlamışlığım da vardır.
Amansızca savaştığım, yine bu kadındır. Kavgada yumruk aranmazmış; zalim mızraklarla birbirimizi parçalayıp kanattıktan sonra bile karşılıklı diz çöküp onun benim, benim onun yaralarını sarmışlığım, sırtını sıvazlamışlığım da vardır.
Dilimin ucundayken söylemediklerim, yüreğim ağzımdayken renk vermediklerim oldu. Yaşamadığımın delili midir bu? Hem evet hem hayır. Metin Altıok'un "Sürgün" şiiridir bu hallerimi tasvire yetkili:
Kendine sürgün
Bir garip kişiyim;
Sabah akşam imza veren.
Bilmemem gereken
Şeyler öğrendim;
Taraf tutmaz
Tanrı bilirim
Kaybetmekten
Korktuğu için.
Sorular sordum
Sormamam gereken.
Kendime bir
Kefen biçtim
Kendi tenimden.
Sınırlarımı aşmak
Yasaktır bana.
Yoksul yüreğim
En kuytu kahvem.
Acıya tezhibim,
Hüzne redif.
Yalnızlığın gözlerine
Sürme çeken
Öyle biriyim ki;
Geceleri uykusuz
Kuyuları dinleyen.
Adım büyücüye
Çıktı bu yüzden.
Kendine sürgün
Bir garip kişiyim;
Kutsallığı zincir gibi
Parmağında çeviren.
Umudu depremden,
Aşkı külden
Bekleyen benim
Aranızda
Yerim yok zaten.
Kendine sürgün
Bir garip kişiyim;
Sabah akşam imza veren.
Bilmemem gereken
Şeyler öğrendim;
Taraf tutmaz
Tanrı bilirim
Kaybetmekten
Korktuğu için.
Sorular sordum
Sormamam gereken.
Kendime bir
Kefen biçtim
Kendi tenimden.
Sınırlarımı aşmak
Yasaktır bana.
Yoksul yüreğim
En kuytu kahvem.
Acıya tezhibim,
Hüzne redif.
Yalnızlığın gözlerine
Sürme çeken
Öyle biriyim ki;
Geceleri uykusuz
Kuyuları dinleyen.
Adım büyücüye
Çıktı bu yüzden.
Kendine sürgün
Bir garip kişiyim;
Kutsallığı zincir gibi
Parmağında çeviren.
Umudu depremden,
Aşkı külden
Bekleyen benim
Aranızda
Yerim yok zaten.
Her canlının büyük bir aşkla yaratıldığına ve tabiatın da o aşkla döşendiğine inanıyorum. Biz de bu aşkın küçük (!) birer tecellisiysek, benim payıma düşen de, haddinden fazla çarpan bir yürek oldu. İsmi ile cismi müsemma olmak bu galiba: Sevdiğini içi ezilircesine sevmek, üzüldüğüne ciğeriyle yanıp tutuşmak...
Kafası hep karışık, bilmediğinden gayrısını bilmeyen biriyim; o yüzdendir Sokrates'e tutkunluğum. Baldıran şerbetini kızılcık şerbeti gibi içişine de.
Montaigne efendi kınasın kınayabildiğince hüznü: "hüzün her zaman zararlı, anlamsız, küçük, pısırık bir duygudur". Reddediyorum; hüzün güftelerin saçını tarayan, besteleri giydirip kuşatan en soylu duygulardan biridir. Hüznü seviyorum, şiiri sevdiğim kadar! Ve en şen şiirde bile eser miktarda hüzün mevcuttur!
Doğum günüm de hüzünlü bir kış günüdür ve o gün bana çok anlamlı gelir: Ülkemin bulunduğu kuzey yarımkürenin en uzun gecesi. Yani Sevgi, en uzun geceden sağ salim çıktı; annesinin rahim karanlığında en uzun gecenin karanlığını eritti ve bir okun yaydan fırlayışındaki büyük cüretle savruldu dünyaya.
Esas en uzun gecesi acep ne vakit ola? Ne demiş bir şair: "Ben ölürsem akşamüstü ölürüm". Her fani gibi ölümüm üzerine düşünmüşümdür; fakat ilk kez ölüm vaktim üzerine düş kurdum, ve evet, benim ölümüm bir günün sona erişinde olmalı. Gün batımının kızıl pelerinini mavinin üstüne savurduğu saatler günün en şiir anlarıdır. Hiç şiir yazmazsam o âna kadar, en azından şiir gibi bir vakitte ölmeliyim. Gün biterken ben de bitmeliyim. (Bunları düşünürken dinlediğim: Gurûb etti güneş dünya karardı - Beste: Hacı Arif Bey)
Kafası hep karışık, bilmediğinden gayrısını bilmeyen biriyim; o yüzdendir Sokrates'e tutkunluğum. Baldıran şerbetini kızılcık şerbeti gibi içişine de.
Montaigne efendi kınasın kınayabildiğince hüznü: "hüzün her zaman zararlı, anlamsız, küçük, pısırık bir duygudur". Reddediyorum; hüzün güftelerin saçını tarayan, besteleri giydirip kuşatan en soylu duygulardan biridir. Hüznü seviyorum, şiiri sevdiğim kadar! Ve en şen şiirde bile eser miktarda hüzün mevcuttur!
Doğum günüm de hüzünlü bir kış günüdür ve o gün bana çok anlamlı gelir: Ülkemin bulunduğu kuzey yarımkürenin en uzun gecesi. Yani Sevgi, en uzun geceden sağ salim çıktı; annesinin rahim karanlığında en uzun gecenin karanlığını eritti ve bir okun yaydan fırlayışındaki büyük cüretle savruldu dünyaya.
Esas en uzun gecesi acep ne vakit ola? Ne demiş bir şair: "Ben ölürsem akşamüstü ölürüm". Her fani gibi ölümüm üzerine düşünmüşümdür; fakat ilk kez ölüm vaktim üzerine düş kurdum, ve evet, benim ölümüm bir günün sona erişinde olmalı. Gün batımının kızıl pelerinini mavinin üstüne savurduğu saatler günün en şiir anlarıdır. Hiç şiir yazmazsam o âna kadar, en azından şiir gibi bir vakitte ölmeliyim. Gün biterken ben de bitmeliyim. (Bunları düşünürken dinlediğim: Gurûb etti güneş dünya karardı - Beste: Hacı Arif Bey)
Köprüden önce son çıkış şarkısı...
blgn yorgunluk hayatımızın temel kaynağıdır çok yorgunum bianda başdönmesi tansiyon yüksekliği tahliller se salıya sonuçlar ona görede doktor kontrolu olucak iş iyi olurum salıyı sabırsızlıkla bekliyorum benimgibi herkesinde kendisine göre yaşam zorlukları olabilir herşeyin başı sağlık diyorum sağlıcakla kalalım hepimiz tüm insancıklar
YanıtlaSil