Bu blogdaki bir yazımda (UFO anneden kızına sevgilerle) kızıma dikkat eksikliği teşhisi konduğundan bahsetmiş ve onun derdinden kendi derdime uzanan bir yol bulmuştum. Şimdi üstüne eklendi mi başka bir teşhis! Senelerdir kızımda tuhaf bir farklılık hissediyordum ama adını koymaktan acizdim. Kendini ifade etmekte yaşıtlarına göre çizgi dışı oluşu, duyusal hassasiyetleri, takıntıları, rutinlere katı bağlılıkları, öfke nöbetleri, dön baba dönelim aynı konulardan bahsetmesi... Aspergerli olduğuna dair işaretlerdi bunlar; ama anneliğin şanındandır ya evladına konduramamak.
Gelgelelim bir sınavın üstesinden geliyoruz derken yeni bir sınavla karşılaşmak biz insanlara vergi. Karşına çıkacak diğer sınavlara şaşırma ve şunu öğren artık Sevgi: Kondursan da kondurmasan da, sen evladının sahibi değilsin ki! Kaşını gözünü, huyunu suyunu seçebildin mi de onun yazgısında iraden söz konusu?
Tamam, kabul ediyorum ve olana teslim oluyorum. Belli ki Yaradan önceden bir karar vermiş ve benim sonradan haberim oldu. Peki teslimiyet anındaki halim ne olacak? Feleğe kahredip dövünecek miyim? Yoksa Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın şu dizeleri üzere bir tavır mı takınacağım:
Hak şerleri hayreyler
Zannetme ki gayreyler
Ârif ânı seyreyler
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
Galiba istikametimi az çok tahmin ettiniz. Her ne kadar yorulsam da, ara ara delirsem de, kızımın bu dünyadaki kalabalıklardan biraz farklı seyreden yolculuğunun en yakın tanığı olmaya varım! O halde bu tanıklıkta bana başka neler eşlik ediyor? Yazımın başlığında yer alan ve birbiriyle zerre kadar ilgisi olmayanlar! Yani camiler, iş makinaları ve karahindibalar.
Uzun süredir kızımın ilgi odağında bu üç benzemez var. Camileri gezmeye doyamıyor. İç ve dış tasarımını dikkatle inceliyor ve kendi çocuk dilinde fısır fısır dua ediyor. Bize de dua ısmarlamayı ihmal etmeden: "N'olur sarı saçlı mavi gözlü olayım, sınıf başkanı olayım diye dua edin..." Bu dualar eşliğinde bugüne değin kendi mahallemdeki üç camiyi gezdim ve şehrimde daha nice camiyi gezeceğim gibi görünüyor.
İş makinalarını seyredenlerle ne çok gırgır geçtim bugüne kadar. Şimdi sıkıysa kızınla dalga geç! Gerçi geçenlerde teşebbüs ettim; ama kızım şakamı anlamayınca anlattığı fıkraya yalnızca kendisi gülen bir zavallıya dönmüş oldum. Bu duruma da ayrıca güldüm. Uzatmayayım, kızımın kariyer planı şimdilik iş makinası operatörü olmak. G sınıfı ehliyet alacağı günü iple çekiyor! Okuldan sonraki günlük mesaisi, civardaki iş makinalarını büyük bir iştahla seyretmek ve operatör koltuğunda oturanlara gıpta etmek.
Karahindibalar önceki saydıklarımdan daha uzun süreli bir tutkuyu içeriyor. Ben araba kullanırken metrelerce ötede rüzgarda tüylerini nazlı nazlı titreten bir karahindiba görmeyegörsün! Adeta feryat ediyor gidip onu koparmak için. Oysa yoğun trafikte veya yoldan hızlı geçtiğimde ne mümkün geri dönüp onu almak! Hoş geldin kaos ve mantıklı açıklamalara paydos. Ya dikkatini tatlı tatlı başka bir takıntısına çevirmeliyim ya da isteğine boyun eğmeliyim. Tam bu noktada bazen öyle diplomatça kıvraklıklar sergiliyorum, öyle şahane uydurmasyon hikayeler kurguluyorum ki, annelik sanatının şahikasına yükseliveriyorum.
Anneliğin kaygıyla kol kola yürüdüğü yanılsamasından sıyrılıp ânı seyreylemek böyle olabilir mi? Kendini evladında, evladını kendinde seyreylemek ve o ölümsüz dizeleri şevkle yinelemek:
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
Cok sevdim yazinizi, kizinizla tanismak istedim; benim de siradisi bir cocugum var, masaAllah bu pozitif yaklasim herkese ornek olsun:)
YanıtlaSilMerhaba Nur hanım, güzel sözleriniz beni çok mutlu etti. Teşekkür ederim. Bakarsınız bir gün hayat yolculuğunda karşılaşır ve hem sizle, hem evladınızla sohbet ederiz. Sağlıklı günler diliyorum :)
Sil