31 Ekim 2016 Pazartesi

Besteli şiirler - 2: Bedri Rahmi Eyüboğlu

Ressam oluşundan mıdır; Bedri Rahmi Eyüboğlu, kalemini adeta paletine batırarak yazar şiirini. Onun şiiri sümsük, sönük, grimsi değildir. Yeşilin en eriği, mavinin en denizi, kırmızının en narı, sarının en balı onda; ıtırlı, çıtır çıtır, cayır cayır, fokur fokur, gürül gürül bir söz çağlayanıdır onunki. Kilimli, türkülü, İstanbul'lu, Yunus'lu, Lorca'lı, Aşık Veysel'li, sevdalı ve tabii ki Karadut'lu...

Karadut şiiri onun en bilinen şiiri dersem yanılmam sanırım. Karadut'u ilk okuduğumda "bunun ezgisi yapılamaz, kendisi ezgi zaten" diye düşünmüştüm ama Cem Karaca da feryadı andıran okuyuşuyla şiiri daha da yükseltmiş sanki! Birinin "Karadut"u olma düşü bile sıcacık iken, şiirin bestelenip okunması iyice yakıcı olsa gerek ki bu şarkı iz bırakıyor ruhumda... 

Karadutum, çatal karam, çingenem 
Nar tanem, nur tanem, bir tanem 
Ağaç isem dalımsın salkım saçak 
Petek isem balımsın ağulum 
Günahımsın, vebalimsin. 
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan 
Yoluna bir can koyduğum 
Gökte ararken yerde bulduğum 
Karadutum, çatal karam, çingenem 
Daha nem olacaktın bir tanem 
Gülen ayvam, ağlayan narımsın 
Kadınım, kısrağım, karımsın.


Besteli şiirler - 3: Behçet Aysan

kırgınım, saçılmış
bir nar gibiyim

sessiz akan bir ırmağım
                        geceden
git dersen giderim
kal dersen kalırım

git
dersen
kuşlar da dönmez, güz kuşları
yanıma kiraz hevenkleri alırım

ve seninle yaşadığım
                   o iyi günleri,
kötü
günleri bırakırım.

aynı gökyüzü aynı keder
değişen bir şey yok ki
gidip
yağmurlara durayım.

söylenmemiş sahipsiz 
                      bir şarkıyım

belki
sararmış
eski resimlerde kalırım

belki esmer bir çocuğun dilinde.

bütün derinlikler sığ
sözcüklerin hepsi iğreti

değişen bir şey yok hiç
ölüm hariç.

aynı gökyüzü aynı keder.

Sivas katliamında yitirdiğimiz Behçet Aysan'ın "Dört Eflatun Şiir" inden Bir Eflatun Ölüm şiiridir yukarıdaki. Aşağıdakiler ise onun iki farklı müzikal yorumu...


21 Ekim 2016 Cuma

Besteli şiirler - 1: Mehmet Akif Ersoy

Bundan böyle "Besteli şiirler" başlığı altında güzel şiirlerin kitap yapraklarından notalara kanat çırpışına kulak vereceğiz. Klasik Türk müziğinden, pop, rock ve türkü formundaki ezgilere kadar. Kimi besteler "iyi ki bestelenmiş" dedirtebilir, kimileri de "şiire dokunulmasaydı iyiydi". Sonuç ne olursa olsun, müzikle edebiyatın kucaklaşmasından payımıza çok şey düşüyor. Bildiğimiz şiirlerin bestesini duyacak olmak heyecan veriyor, bilmediğimiz şiirleri ise bu sayede öğrenmiş oluyoruz. Müzik dinlemek de cabası. Hangi türde olursa olsun.

İlkler özel olmalı diye düşünürüz ya, ben de hangi şairle başlasam diye çok düşündüm. Sonra aklıma komik bir fikir geldi. Maçların, açılışların, toplantıların başında İstiklal Marşımız okunur; e ben de onun şairiyle başlayayım istedim: Sayın dinleyiciler, şimdi güftesi Mehmet Akif Ersoy'a, bestesi Zeki Üngör'e ait olan... Durun durun, kaçmayın! Evet, Mehmet Akif'le başlangıcı yapacağız; fakat İstiklal Marşımızı zaten herkes biliyor. Malûmu burada tekrar etmeye ne gerek var? Aşk dolu dizelerin de şairi olan Mehmet Akif'in "Gece"sinden bir bölüm: Ezelden âşinânım ben. Beste: Şerif İçli. Okuyan: Münip Utandı. 

Ezelden âşinânım ben, ezelden hem-zebânımsın; 
Beraber ahde bağlandık, ne olsan yâr-ı cânımsın; 
Ne olsam zerrenim, kalbimde hâlâ çarpar esrârın; 
Gel ey cânan, gel ey can, kalmasın ferdâya dîdârın.